Moda endüstrisi, petrolden sonra dünyayı en fazla kirleten ikinci endüstri. Kıyafet üretmek için tonlarca su, enerji ve farklı kaynak kullanılıyor, aynı zamanda bu sektör çok fazla zararlı atığa sebep oluyor.
Hal böyleyken, daha iyi çözümler bulmak adına, bizim de uyguladığımız “sürdürülebilir moda” sistemi konusunda araştırmalar yapılıyor.
Biliyoruz, “sürdürülebilirlik” herkesin dilinde, ancak moda endüstrisinde gerçekten sürdürülebilir olan ne? Ne işe yarar, nasıl yapılır? Bu konu hakkında seninle konuşmak istiyoruz.

“Sürdürülebilir moda” çevresel ve sosyo-ekonomik yönler dikkate alınarak “sürekli devam edebilecek” şekilde, ekosisteme zarar vermeden üretilen, pazarlanan, kullanılan giyim, ayakkabı, aksesuar ürünlerine denilebilir.
Yani sürdürülebilirlik kavramı; bir ürünün tasarımından, kullanılan hammaddesine, imalatından, depolanmasına; pazarlamasından, satışına kadar her adımda sağlıklı bir sistem içerisinde olmasını kapsar. Bununla kalmaz, satın alınan ve kullanılan ürünün yeniden değerlendirilmesine, onarımına ve geri dönüştürülmesine özen gösterir.
Peki, bu işler nasıl olur?
Farz edelim; bir kıyafeti deniyoruz ve üstümüze çok yakışıyor. Buraya kadar her şey yolunda.
Ancak o ürünü satın aldığımızda; hangi şartlar altında üretildiğini, çoğu zaman kesinlikle bilmiyoruz. Nasıl üretildiği genellikle takip edilebilir bir sistem içerisinde değil. O ürünün hammaddeleri ne? İçeriğinde zararlı kimyasal kullanıldı mı? Ne kadar su kullanıldı? Ürünün etiketini okuduğumuzda ne kadar güven verici? Bunları sorgulamamız gerekiyor.
İlk etapta hiç düşünmediğimiz konular değil mi?
Bu ürünü kim üretti?
Günümüzde tekstil sektöründe yer alan “büyük” markaların çok kötü şartlarda, gelir seviyesi düşük ülkelerde üretim yaptırdıklarını ve işçileri oldukça zorlu koşullarda çalıştırdıklarını biliyoruz. 2013 yılında yaşanan Rana Plaza kazası bunun örneklerinden sadece biri.
Hal böyleyken, bu kişilerin yeterli ücret almadıkları bir durumda bizim bu ürünü satın almamız, sadece markaların daha fazla para kazanmasına sebep oluyor. Bu emeğinin karşılığını almak isteyen işçiler için hiç de adil değil.
Üreten kişilerin daha fazla kazanmasını sağlamanın tek yolu, markaların “şeffaflık” durumunun gözden geçirilmesi. İletişime geçtiğimiz markalara giydiğimiz kıyafetlerin nerede, nasıl üretildiğini sorabiliriz, sistemi sorgulama hakkına sahibiz.
Eğer bunu sorgularsak o markalar daha açık, şeffaf bir iletişimde olmak ve çalışma şartlarını, koşullarını bize göstermek zorunda kalacaklar. Bu düşük ücretlerle çalışan işçilerin “adil ücret” kazanması için iyi bir tetikleyici olabilir.
Bir kıyafetin hammadde yolculuğu, üretim süreci, tedariği, lojistiği doğaya önemli izler bırakır. Örneğin sadece bir tişörtün üretiminde litrelerce su tüketiliyor. Su dünyadaki en değerli kaynağımız. Yerine hiçbir şey koyamadığımız tek kaynak belki de. Herkes çılgınca alışveriş yaparken satın alınan kıyafetlere harcanan su miktarını bir düşünsene?
Bu duruma karşı ne yapılabilir?
Daha az satın almak birinci önlem. Ne kadar “giyecek kıyafetim yok” desek de aslında içten içe var olduğunu, sadece onların bir köşede unutulup gittiğini hepimiz biliriz. Bu kıyafetleri yeniden değerlendirmek iyi bir çözüm olabilir.
İkinci olarak etiketleri okuyarak kıyafetlerin yolculuğunu incelememiz gerekiyor. Yerli üretimi tercih edersek biliyoruz ki, ürünün sistemde gezinme süresi, doğada bıraktığı iz çok daha az. Üreten marka ile iletişime geçerek ne kadar su tüketildiğini, zararlı kimyasal kullanılıp kullanılmadığını sorgulayabiliriz. Bego Jeans olarak biz bunu açık ve şeffaf bir şekilde uyguluyor ve raporlarımızda gösterebiliyoruz. Biliyoruz ki, tüm markalar eğer isterlerse bunu gerçekleştirebilir.
Daha sürdürülebilir bir sistem içerisinde üretilen kıyafetler uzun süre eskimez ve hayatımızda kalır. Bugün hızlı moda anlayışının yarattığı bir kaos var; hiçbir kıyafetimiz yeterince dayanıklı değil. Halbuki uygun şartlarda üretilen hiçbir ürün bizi yarı yolda bırakmaz, onu ne koşulda olursa olsun uzun süre giyebiliriz. Kıyafetin içeriğine dikkat etmek, bütçemizi korumak adına da önemsememiz gereken noktalardan biri.

Kullanım süresi dolan bir ürünü geri dönüşüme iade etmek, tamir olmasını, devredilmesini sağlamak o ürünün çöp olmamasını ve doğaya zarar vermemesini sağlayacaktır. Giysilerde yırtık olup olmaması önemli değildir, onlar her zaman geri dönüştürülebilir. Seçtiğimiz bir ürünü daha sonra çöpe atmak yerine, geri dönüşüm sistemine dahil ederek doğaya daha az iz bırakmasını sağlayabiliriz.
Sürdürülebilirlik kavramını çok fazla duymaya başladığımız bu günlerde, moda alanındaki bazı gerçekleri ve yapılması gerekenleri seninle paylaştık. Soruların olursa bizimle her zaman iletişime geçebilir ve fikirlerini paylaşabilirsin.